-
1 dik
(-ki)1.1) вертика́льный; перпендикуля́рный тж. мат.dik borulu kazan — тех., вертика́льный водотру́бный котёл
dik çizgi — перпендикуля́р, вертика́ль; норма́ль
2) отве́сный, круто́й; обры́вистыйdik kaya — отве́сная ска́ла
dik mahrek — воен. крута́я (навесна́я) траекто́рия
dik yamaç — круто́й склон
dik yokuş — круто́й подъём
3) мат. прямоуго́льный; ортогона́льныйdik açı — прямо́й у́гол
dik dörtgen — прямоуго́льник
dik koni — прямо́й ко́нус
dik prizma — пряма́я при́зма
dik üçgen — прямоуго́льный треуго́льник
dik yamuk — равнобе́дренная трапе́ция
4) перен. о́стрый; колю́чий, щети́нистый, ерши́стый; вызыва́ющий2.в разн. знач. пря́моdik durmak — стоя́ть пря́мо
dik bakmak — при́стально смотре́ть на кого, уста́виться на кого
dik dik — а) стро́го, суро́во, жёстко; б) ре́зко, пря́мо
dik dik bakmak — а) суро́во взгляну́ть; б) посмотре́ть пря́мо в глаза́
См. также в других словарях:
dik turmak — dik durmak I, 334 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
doğru durmak — 1) dik durmak 2) uslu durmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dimdik durmak — 1) tam dik durumda olmak Pencerenin önünde, sırtı odaya dönük olarak dimdik durdu. T. Buğra 2) mec. tutumunu değiştirmemek, yılmamak Onun nasıl hiç sarsılmadan dimdik durduğunu gördüm. Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
tiñ turmak — dik durmak I, 356 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
dinelmek — nsz, hlk. 1) Ayakta durmak 2) Ayağa kalkmak, dik durmak 3) e, mec. Karşı koymak, kafa tutmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
diklaşmak — dik dik bakmak, ayakda durmak, beraber olmak, bir yerde aram eylemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
dimdik — sf., ği 1) Çok dik 2) Sağlıklı, zinde Müsteşar dimdik, sert adımlar atıyor. P. Safa 3) Sıkıntıları karşılayacak durumda olan, baş eğmeyen, metin 4) zf. Çok dik bir biçimde 5) zf. Sağa sola sapmadan, dosdoğru Çevik adımlarla dimdik yürüyen, uzun… … Çağatay Osmanlı Sözlük
boş — sf. 1) İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey bulunmayan, dolu karşıtı Yaralı kaymakamla iki emir eri de boş kalan kompartımana rahatça yerleştiler. A. Gündüz 2) Görevlisi olmayan (iş, görev), münhal Boş kadro. 3) Yapılacak işi olmayan, işsiz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dikilmek — 1. nsz 1) Dikme (I) işi yapılmak Buraya anıt dikilecek. Bahçeye ağaçlar dikildi. 2) Dik duruma gelmek 3) Ayakta durmak Hissem neyse ben de isterim diye karşıma dikilmez mi? H. Taner 4) Göz belli bir noktaya uzun süre bakmak Gözlerime dikilen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dikelmek — nsz 1) Dik duruma gelmek, dikleşmek 2) Ayakta durmak 3) e, mec. Sert konuşmak, karşı gelmek, birine kafa tutmak, dinelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
dikleşmek — nsz 1) Dik duruma gelmek 2) mec. Birine karşı ters tutum içine girmek, karşı durmak Fen şubesi şefi birden dikleşti. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük